Gönül” ol
Hz. Mevlana “Mesnevi”sinde şöyle diyor:
“Müminlerin müminliklerinin belirtisi, gönüllerinin kırıklığı ve mağlubiyettir, alt oluştur.
Fakat müminlerin alt oluşlarında bile bir güzellik vardır.
Sen miski ve anberi (güzel kokular) kıracak olursan, dünyayı onların güzel kokuları ile
Hz. Mevlana “Mesnevi”sinde şöyle diyor:
“Müminlerin müminliklerinin belirtisi, gönüllerinin kırıklığı ve mağlubiyettir, alt oluştur.
Fakat müminlerin alt oluşlarında bile bir güzellik vardır.
Sen miski ve anberi (güzel kokular) kıracak olursan, dünyayı onların güzel kokuları ile
doldurmuş olursun.”
Mağlubiyetimi zaferlerin en güzeli belledim. Bildim ki, lginin getirdiği acı, kalbimi saran katılıkları
Mağlubiyetimi zaferlerin en güzeli belledim. Bildim ki, lginin getirdiği acı, kalbimi saran katılıkları
kıracak ve onun içindeki gönül ortaya çıkacaktır.
(Gönül, sevgiyi içinde taşıyan kalp demektir.) Ne güzel, bir gönüle sahip olmanın mutluluğunu
yaşayacağım. Yenilgime bakıp bana acıyanlar, bilmiyorlar ki, asıl acınması gereken kendileridir.
Kokuların en güzeli gönül kokusudur; çünkü o koku, Rabbin kokusudur. O kokuyu mükellef
Kokuların en güzeli gönül kokusudur; çünkü o koku, Rabbin kokusudur. O kokuyu mükellef
sofralarda, son model araçlarda, villalarda, yalılarda bulamazsınız. O koku, kırık gönüllerde, mağlup ruhlarda bulunur.
O kokunun izini sürmek için nice canlar düştü yollara. Kimileri çölleri mekan edindi, kimileri de dağları, ovaları.
O koku, kimi zaman bir çöl rüzgarına binerek geldi, kimi de mağaralardan fışkırdı vadilere.
O kokuyu duyanlardan bazıları, misk geyiği gibi, kendini uçurumdan aşağı bıraktı. Yıllar yılı
O kokunun izini sürmek için nice canlar düştü yollara. Kimileri çölleri mekan edindi, kimileri de dağları, ovaları.
O koku, kimi zaman bir çöl rüzgarına binerek geldi, kimi de mağaralardan fışkırdı vadilere.
O kokuyu duyanlardan bazıları, misk geyiği gibi, kendini uçurumdan aşağı bıraktı. Yıllar yılı
mağaralarda alnı secdelere çakıldı, kimilerinin de.
Evime geliyorum, belki duyarım o kokuyu diye. Evinin bir köşesinde o kokudan bir kitle
Evime geliyorum, belki duyarım o kokuyu diye. Evinin bir köşesinde o kokudan bir kitle
bulunuyorsa, ne mutlu sana. “Mutluluk” diyordun, işte mutluluğun sırrı bu kokudur.
Bu koku diriltici kokudur; bu koku, var edici kokudur.
Kır kibir bardağını, çal yere umutsuzluk testini. Katran yürekli insanlardan uzak dur. Yenilgini
Bu koku diriltici kokudur; bu koku, var edici kokudur.
Kır kibir bardağını, çal yere umutsuzluk testini. Katran yürekli insanlardan uzak dur. Yenilgini
önemse. Göreceksin ki, gönül miskin çevreyi tutacak, nice canlar o kokuyla dirilecek.
Oysa, kokularımız diriltici değil, bilakis öldürücü. “Zafer”imizi kutlamak için bize yanaşanlar, zift
Oysa, kokularımız diriltici değil, bilakis öldürücü. “Zafer”imizi kutlamak için bize yanaşanlar, zift
dolu yürekliğimizin iğrenç kokularına maruz kalıyorlar.
Mağlubiyetimize yanaşan yok. Dost, mağlubiyetin doğurduğu çocuktur. Düştüğün zaman kalbine
Mağlubiyetimize yanaşan yok. Dost, mağlubiyetin doğurduğu çocuktur. Düştüğün zaman kalbine
eğil, orda dostun kokusunu duyacaksın..
Ey varlık hapsinde, etrafını altınlarla, gümüşlerle donatmaya çalışan kalp. Sonra sen nasıl
Ey varlık hapsinde, etrafını altınlarla, gümüşlerle donatmaya çalışan kalp. Sonra sen nasıl
kırılacak ve “gönül” olacaksın.
Kimi zirveye tırmanınca mutlu olur, kimi de kuyuya düşünce.
Kimi zirveye tırmanınca mutlu olur, kimi de kuyuya düşünce.
Nemrut, “tanrı”yı vurmak için göklere yükselmiş ve “ululuğunu” ilan etmişti. Yusuf ise kuyuda
ermişti sonsuzluğun sırrına. Nemrut, bir topal sineğe rezil olmuştu,
Yusuf ise Mısır’a sultan. Biri, kırılmayan, taş kalbe k düşmüştü; öbürü kırık kalbinin
derinliklerinde manalar devşirmişti. Birinin kokusu “
Nemrut” diye kokuyordu, diğerinin kokusunu sabah rüzgarı, “Yusuf Yusuf” diye bütün aleme
dağıtıyordu.
Ey gönül, sen hiç kuyuya düşmemişsen, sana “Yusuf” nasıl diyeyim?
Ey gönül, sen hiç secdede miraca vasıl olmamışsan, sana Ahmed’in kokusu nasıl ulaşsın?
Ey gönül, sana sıra sıra çarmıhlar dizilmemişse, İsa nefesinin diriltici kokusunu doya doya içine
Ey gönül, sen hiç kuyuya düşmemişsen, sana “Yusuf” nasıl diyeyim?
Ey gönül, sen hiç secdede miraca vasıl olmamışsan, sana Ahmed’in kokusu nasıl ulaşsın?
Ey gönül, sana sıra sıra çarmıhlar dizilmemişse, İsa nefesinin diriltici kokusunu doya doya içine
çekebilir misin?
Ey gönül, başın yere düşmemişse, Hüseyni zaferler seni nasıl selamlasın?
Ey gönül, senden önceki kırık gönüllerin şifresini çözememişsen, cennet kokularını nasıl
Ey gönül, başın yere düşmemişse, Hüseyni zaferler seni nasıl selamlasın?
Ey gönül, senden önceki kırık gönüllerin şifresini çözememişsen, cennet kokularını nasıl
duyarsın?
Ey gönül, sana deli desinler, divane, mecnun desinler; sana mağlup desinler, lginin zillet içindeki
Ey gönül, sana deli desinler, divane, mecnun desinler; sana mağlup desinler, lginin zillet içindeki
çocuğu desinler. Fakat ey gönül, sana, zaferin sarhoşu demesinler. Sana, “kalbini kıramadı”
demesinler.
Ey gönül, haydi lgini mübarek kıl. Kır kalbini ve “gönül” ol. Kokular devşir cennetten; hatta daha
Ey gönül, haydi lgini mübarek kıl. Kır kalbini ve “gönül” ol. Kokular devşir cennetten; hatta daha
ötelerden.
Ey gönül, “GÖNÜL” ol!…
Dr.Ali Taşcı
Ey gönül, “GÖNÜL” ol!…
Dr.Ali Taşcı