30 Aralık 2009 Çarşamba

Ey Dost Özledim Seni


EY DOST !...
Sana mektup yazacağımı söylediğim günden beri bir telaş yaşanıyor postanelerde. Sana ne yazacağım ki; ellerim titremeye başladı. “Ne güzel !” diyecektim oysa, bir dostla yanında değilken konuşmak, Ne güzel diyecektim, mektup mu: yazarak susmak, sevgini yazıyla anlatmak…..

SEVGİLİ DOST ,
Geçen sabah senin üzüntülü olduğunu söylediler. Dokunsalar ağlayacakmışsın. Dokunmamışlar. Yine de ağlamışsın; dostun gözünden akan bir damla yaşın yeryüzündeki bütün gölleri, tuz gölü yaptığını bilmez gibi. Gül ki; acılaşmasın göller. Göl ki; orada demir kayığımız. Kayık ki ; içinde en sevdiğimiz anılarımız….

SEVGİLİ DOST ,
Eğer yer yüzündeki bütün elleri bir masanın üstüne koysalar, elini bulabilirim onların içinden…..

SEVGİLİ DOST ,
Eksik bilgi bizi yanlış adrese götürür. Arkadaşlıklar, dostluklar, ortaklıklar hep bu yüzden biter. Kim bilir hayatımızda kaç kez “Nasılda tanıyamamışım” demiş, kaç kez ince buz tabakasına aldanıp üzerinde yürüdüğümüz gölün soğuk sularında bulmuşuzdur kendimizi öyle değil mi ? Acaba nasıldır sahtesi basılamayacak dostluğun resmi ?..

SEVGİLİ DOST ,
Bana bu gidişi engelleyemediğini söyleme! Akıl freninin patladığını söyleme bana. Ağaçlar hayatın sembolüyken neden sana ölümü hatırlatıyor? Silmeye uğraştıkça silgiyi bastırdıkça üzerine, iyice gömülüp sabitleşiyor diyorsun. Bu durmak istediğin zaman aniden frene basmaya benziyor. Çünkü frene basmak kolay olduğu kadar tehlikelidir de. Asıl mesele sürati ayarlamak, tehlikeyi sezmek ve frenin son direncini kaybedeceği, son anı hesaba katmaktır. Hem ölçü, hem zaman işi yani !....

SEVGİLİ DOST ,
Mektubun gelmiyor. Bu sana yazmamı engellemiyor. Asıl mektup gelmediğinde yazılmalı. Çünkü yazmamakta bir mektuptur; Yazılandan daha güçlü satırlar içeren. Susmak ve konuşmak yerini bulduğunda ortaya çıkar melodi. Piyanonun tuşları yan yana durdukları halde susmayı bildiklerinden dinletiyorlar kendilerini.

SEVGİLİ DOST ,
ÖZLEDİM SENİ ÖZLEM YAZDIRIYOR
Yazın buharlaşmayacak, kışın donmayacak, sonbaharda yapraklarını dökmeyecek, yani hep aynı kalacak, yada artacak sevgi. Altını görünce gümüşten, gümüşü görünce bakırdan vazgeçmeyecek. “ İstediğin zaman lambayı söndür. Senin karanlığını da tanır ve severim” diyecek….

SEVGİLİ DOST ,
Gönlünde açan gülleri göz yaşlarınla ıslatma. Çiğnetme onları, kalbinin en temiz yerlerini ayır onlara. Sev onları kendini sevdiğin kadar ve bir bir kokla. Hisset sana anlattıklarımı. Şimdi duyuyor musun beni?

EVET EY DOST, SEVGİLİ DOST ÖZLEDİM SENİ!......

Ayrı yerlerde, kimlerin ardına saklanmış olsa da dostluğumuz, unutma ki aynı gökyüzünü paylaştığımız sürece hep dostuz !......

Alıntıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder