13 Eylül 2010 Pazartesi

Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar



Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar
) Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar


Kulun önünde ölüm zahmetinden başka ne azap, ne üzüntü ne de korku bulunmasa bile, sadece ölüm anındaki şiddet onun gecesini gündüzüne katıp düşünmeye ve ölüm için hazırlanmaya yeterli olurdu..Üstelik ölüm de her an onunla karşı karşıyadır..

Hayret edilecek durum şudur ki; bir insan kendisinin birisi tarafından biraz sonra dövüleceğini bilse, yiyeceği dayağın düşüncesi içinde hiçbir şeyden zevk almaz olur…Ölüm meleğinin her an kendisineölüm pençelerini saplamak üzere olduğunu bildiği halde bundan dolayı herhangibir korku ve üzüntüye düşmez..Bu gaflet içindeki şuursuzluğun tek nedeni kuşkusuz cehalet ve aldanmadır..

Ölüm acısını tatmayan kimseler, onu başka acılarla kıyaslayarak yahut başkasının ölüm anında çektiklerini görerek bunu idrak etmeye çalışır..Muhakkak ki, ruhsuz olan bir aza acı duymaz.Acıyı ve sancıyı duyanda, çeken de sadece ruhtur..Can çıkması bedeni değil doğrudan doğruya ruhu ilgilendiren bir acıdır ve bu acı ruhun bütün parçalarına sirayet eder..Ruh, bedenin her tarafını kapsamıştır.Ayağa bir diken batacak olsa, acısı sadece ruhun oradaki parçasına sirayet eder..Fakat yangın gibi tüm bedeni kapsayan acılar böyle değildir…Ruh tüm bedene yayıldığından yangında kalma gibi durumlarda tüm ruh bu acıyı duymuş olur..

Ölüm acısına gelince, bu doğrudan doğruya ruhun kendisine sirayet ettiği için, acısı hiçbirşey e benzemez..Bütün sinirlerden, damarlardan, adale, mafsal ve her kılın ucundan çıkarılan ruhun duyduğu acı; kılıç yarasından,testere ile biçilmekten, makaslarla doğranmaktan daha ağırdır..
Ölüm anında kulun bunca acı karşısında feryad-ı figan etmemesinin sebebi, ölüm acısının onun her tarafını kaplamış olup kendisinde imdat isteyecek derman bırakmamasındandır..
Ölüm anında dehşetten dolayı aklı karışır, dili tutulur, azaları dermandan düşer.Bu yüzden inlemeyi, yardım dilemeyi çok istediği halde, bunu yapması imkansızdır..Eğer biraz dermanı varsa, oda canı çıkarken göğüs ve boğazında hırıltıya benzer sesler çıkarır.Rengi, asıl yaratıldığı torağın rengine dönüşür.Göz kapakları açık olduğu halde tavana dikilir..Dudaklar sarkar ve dil içeri çekilir..Acı içine ve dışına yayılır..Her tarafı mosmor kesilir.Önce ayaklar sonra diz ve baldırlar…Böylece can boğaza gelinceye kadar acılar üstüne acılar eklenir..Her azanın, her parçanın ölüşünde elem üstün elem ve acı üstüne acı vardır..Can boğaza dayandığı zaman, işte o zaman..Kul bütün dünyalıktan gözünü çeker, kimseye bakmaz olur..Artık tövbe kapısıda kapanmıştır..O anda kendisiyle sadece hasret ve pişmanlık kalır…

kaynakça: ölüm ve ötesi ( İmam Gazali )

2 yorum:

  1. Merhabalar,

    Herkes öleceğini bildiği halde, iman zayıflığından ve dünya tamahından dolayı ölümü hiç aklına bile getirmiyor. Nasıl, nerde, ne zaman ve ne şekilde öleceğim diye bir düşünmeli insan.

    Sizin bu yazınıza müsaadenizi istirham ederek ölüm ile ilgili yazdığım bir şiirle katkıda bulunmak istiyorum.

    ÖLÜMÜ YAŞAMAK

    Ecel geldiğinde dolaşır ayaklar birbirine,
    Ayaklardan yukarıya doğru çekilir can,
    Gelip te dayanınca köprücük kemiğine,
    Gözler dört döner, arar bir cankurtaran.

    Beyhudedir bu çırpınış, vakit gelmiştir,
    Sayılı nefesler bir alınıp, bir verilmekte,
    Gözler can dehşetiyle tavana dikilmiştir,
    Kabaran soluk çırpınır yürekle birlikte.

    Son nefesle birlikte terk eder can bedeni,
    Kalır cansız beden, ölümün soğuk yüzüyle,
    Bir şaşkın telaş başlar, ağlar tüm sevenleri,
    Sevenlerin bu son bakışıdır dünya gözüyle.

    Bir an önce toprağa kavuşmak ister beden,
    Ayakları kıbleye, sırtüstü yatırılır teneşire,
    Son bir kez yıkanır, hazırlanır yensiz kefen,
    Artık son yolculuğuna hazırdır cansız beden.

    Sevenlerin omuzlarındadır son yolculuğu,
    Bir imamın eşliğinde kılınır cenaze namazı,
    Alınır eşinden dostundan son helallik hakkı,
    Artık hazırdır onu kabule, ebedi istirahatgahı.

    Sevenlerin omuzlarından iner kara toprağa,
    Çözülür kefenin kuşakları bakılır son defa,
    ölümün soğuk yüzü, kalır kara toprak altında,
    Eşi, dostu, sevenleri oturur rahmet duasına.

    Talkını vermek için gelir imam başucuna,
    Herkes ayrılır kabirden, kalır tek başına,
    Başsağlığı yakınlarına, rahmetler mevtaya,
    Sanki, hiç gelmemiş gibidir bu fani dünyaya!

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir paylaşım..Dayım vefat ederken son nefesini vermesini gördüm..iyiki bu yazıyı şimdi okudum..Dayımın cektiği acıyı bilmemem daha iyi olmuş benim için..Allah yardımcımız olsun...

    YanıtlaSil