4 Eylül 2010 Cumartesi

Ramazan-ı şerifin her saniyesi, büyük devlet,büyük nimettir




Ramazan-ı şerifin her saniyesi, büyük devlet, büyük nimettir

Huzur ayı, rahmet ayı, mağfiret ayı olan mübarek ramazan-ı şerif ayı geldi ve geçiyor.
Allahü teala hepimizi, ramazan-ı şerifin şefaatine nâil eylesin, bereketlerine ve faziletlerine kavuştursun, ramazan-ı şerifde afv ve mağfiret edilen ve cehennemden azad olunan kullarından eylesin inşallah.

Büyüklerimiz ramezân-ı şerif ayında dua ederlerken; "Ramezan-ı şerifin şefaatine nâil eyle, ramezan-ı şerifde afv ve mağfiret eddiğin, cehenneminden azad eddiğin kullarından eyle" diyerek dua ederlerdi. Onun için, dua ederken dahi, büyüklerimizi numune almalıyız. Sevgi bunu icabettirir. İnsan sevdiği ile beraber olacaktır. İnşallah cenab-ı Hak bize sevdiklerine kavuşmayı ve sevdikleriyle beraber olmamızı nasib etsin inşallah. İmam-ı Rabbani hazretleri mektubatta buyuruyorlar ki, eğer Allahü teala bir kuluna sevdiği bir kulunu tanıştırdıysa, Allahü teala sevdiği bir kulunu bir kuluna sevdirdiyse, ona her şeyi vermiştir. Hiç bir şeyi noksan bırakmamıştır. Büyükler buyuruyorki; “Ehl-i sünnet itikadı çok kıymetli bir cevherdir. Allahü teala bu kıymetli cevheri çöpe atmaz... Ancak kıymetli kalblere koyar.”

Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce müslüman afvolur, âzâd olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahü teâlâ, bu mübârek ayda Onun şânına yakışacak, kulluk yapmağı ve Rabbimizin râzı olduğu, beğendiği yolda bulunmağı, hepimize nasip eylesin! Âmîn. Müslüman akıllı tüccar gibi olmalıdır, ne yaptığını bilerek yapmalıdır.

Büyüklerimiz buyuruyorki, Ramazan-ı şerif 30 gün bayramdır, üç gün değil. Çünki bunun her gün ve gecesinde binlerce onbinlerce müminler afv olur. Öyle bir afv ayıdır bu ay... Ne mutlu, Allahu tealaya hamd olsun ki, Ehl-i sünnet itikadı üzere bu ayı ramazan-ı şerif ayı olarak idrak etmemizi bize nasip eyledi. Ramazan-ı şerif ayının kıymetini hepimiz çok iyi anlayıp ve idrak ederiz inşallah. Allahü teala bu ümmeti afv etmek istemeseydi, ramazan ayını yaratmazdı. Ramazan-ı şerif ayını Allahü teala bu ümmeti afv etmek için yaratmıştır. Bu ay Allahü tealanın bize hususi ihsanıdır. Ramazan ayı, nimetlerin en büyüklerindendir. Afvın, mağfiretin pekçok olduğu bir aydır. Bir günü, bine bedeldir, hele içinde bir de, bin aya bedel olan kadir gecesi vardır. Bir ayın tamamı, yani ramazanın her günü bayramdır; çünki her gün binlerce, yüz binlerce müslüman afva uğruyor, cennete gidiyor. Bu öyle mübarek bir aydır ki, bütün senenin pisliğine kefarettir ve mutlaka temizleyicidir. Orucunu tutan mümin, bayram sonuna kadar tertemiz olur. Bayramdan sonra, kirli havaya bağlı olarak yine kirlenmeye başlıyor. Bu kirli hava, salihlere de bulaşıyor. Çünki hava kirlenirse, bundan herkes rahatsız olur. Şimdi manevi hava çok kirli, temiz kimse bile, sokağa çıktığı zaman, bu kirli havayı teneffüs ettiği için kalbi kararır. Havanın kirliliği, haram ve helallerin karışmasından olmuştur. Eskiden haramlar ve helaller ayrıydı. Şimdi karmakarışık oldu.

Peygamber efendimiz, (Bir hurmayla iftar ettirene de, yalnız suyla oruç açtırana da, biraz süt ikram edene de, bu sevab verilecektir. Bu ay öyle bir aydır ki; ilk günleri rahmet, ortası afv ve mağfiret, sonu da cehennemden azat olmaktır. Bu ayda dört şeyi çok yapınız! Bunun ikisini Allahü teâlâ çok sever. Bunlar, bu ayda çok kelime-i şehadet söylemek ve istiğfar etmektir. Diğer ikisini de zaten her zaman yapmamız lazımdır. Bunlar da, Allahü teâlâdan cennetini istemek ve cehenneminden ona sığınmaktır) buyurdu.

Tam İlmihal Seâdet-i Ebediyye kitabında buyuruluyorki, Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" efendimiz; Şa'bân ayının son günü hutbede buyurdu ki: (Ey Müslimânlar! Üzerinize öyle büyük bir ay gölge vermek üzeredir ki, bu aydaki bir gece [Kadr gecesi], bin aydan dahâ fâidelidir. Allahü teâlâ, bu ayda, hergün oruc tutulmasını emr etdi. Bu ayda, geceleri terâvîh nemâzı kılmak da sünnetdir. Bu ayda, Allah için ufak bir iyilik yapmak, başka aylarda, farz yapmış gibidir. Bu ayda, bir farz yapmak, başka ayda yetmiş farz yapmak gibidir. Bu ay, sabr ayıdır. Sabr edenin gideceği yer cennetdir. Bu ay, iyi geçinmek ayıdır. Bu ayda mü'minlerin rızkı artar. Bir kimse, bu ayda, bir orucluya iftâr verirse, günâhları afv olur. Hak teâlâ, onu cehennem ateşinden âzâd eder. O oruclunun sevâbı kadar, ona sevâb verilir).

Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

“Allahü teâlâ Ramazan ayında günah işlemeyi terkeden kimsenin, onbir aylık günahını mağfiret eder.”
“Dikkatli olun! Ramazan ayındaki sevap ve günahlar katlarıyla yazılır. Ramazanda çok namaz kılınız! Çok Kur’ân-ı kerîm okuyunuz! Çünki ramazan ayında okunan kur’ân-ı kerîmin her harfi için, Cenâb-ı Hak, cennet bahçelerinden bir bahçe ihsan eder.”
“Ramazana çok hürmet etmelidir. Onun rahmeti müminleri sevindiricidir. O öyle bir aydır ki; ilk günleri rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden kurtulmaktır.”
“Eğer kullar, ramazan-ı şerîf ayındaki fazilet ve ihsanları bilselerdi, bütün senenin ramazan olmasını isterlerdi. Çünkü bunda çok sevap vardır.”
"Ramazan ayının gelmesine sevineni, Allahü teâlâ, kıyâmet gününün korkusundan muhâfaza eder."
"Ramazan ayının gündüz ve gecesinde kur'ân-ı kerîmden bir âyet okuyana, her harfi için bir şehit sevabı verilir."
"Ramazan-ı şerîfe hürmet eden, Allahü teâlâya hürmet etmiş olur."

İki arkadaş varmış, biri şehit düşmüş, diğeride birkaç sene sonra vefat etmiş. O, sonra vefat eden adam önce şehit düşenden daha çok derecelere kavuşmuş, daha büyük makamlar elde etmiş. Bu nasıl olur diye şaşırmışlar... meğer ki, bunun üzerinden altıbin rekat namaz ve iki tane ramazan ayı geçmiş. Yani bu hayatta kaldığı sürede ramazan ayı geçti, o adam ecir ve sevabı yönünden o şehitin kazandığı sevaptan daha çok sevap kazandı. ... Dolayısıyle Ramazan-ı şerifin her saniyesi, her dakikası, her günü büyük devlet, büyük nimettir.

Allahü tealaya emanet olunuz efendim.

Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin, Cuma gününü tebrik ederiz, müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.

Ali Zeki Osmanağaoğlu

Gözlerimi kapayıp, derin düşünüyorum,
hayâlimde, rûhumda, bir Işık görüyorum.
Kalbleri pak eden, bakışlar önündeyim,
fakat bu, rü’yâ değil, bilmiyorum nerdeyim.

Sevdamız bu Işığadır, rûhların tek matlûbuna...
Yürekler dayanır mı Sizden ayrı kalmağa?

Doğrusu bu cihanda, başkaca Işık yoktur,
Olsa bile sönüktür, ziyasız ve donuktur.
Sizi bilenler bilir, bilmeyene söz yoktur.
Bu nadide sofrada, kırıntı bize çoktur.

Bu Işık kavuşturmuş , âşıkları ma’şûka...
Yürekler dayanır mı Sizden ayrı kalmağa?

Bizden sadır olanlar, sizi sena edemez,
boş laftan, yanlış sözden, daha öte gidemez.
Hakire sükut düşer, karga nağme edemez!
Sizi meth-ü senaya, diller kafi gelemez.

Sevenlerin ne yapsın, zulmet dolu dünyada...
Yürekler dayanır mı Sizden ayrı kalmağa?

Ardınızdan yetim kaldı ciğerpareleriniz,
yüreği parçalanan aşıklar sizin sevenleriniz.
Kararan gönüllere ilim meşalesiydiniz,
İlim, takva ehlinin şüphesiz reisiydiniz.

Unutulmayan nursunuz, ehl-i sünnet yoluna.
Yürekler dayanır mı Sizden ayrı kalmağa?

(Huzur Pınarı Mail Grubu)

2 yorum:

  1. S.A. Yorumu yazdım, işlemi tamamladım. Gönderdim, ama sizin şu harf doğrulama gecikti ben de tıkladım çıkmış bulundum. Herhalde kaydetmedi. Eğer sizce bir sakıncası yoksa şu harf doğrulama işini kaldırın. Gerçekten yorum yazdıktan sonra bayağı bekletiyor insanı. Ben bunu çok denedim ve diğer bloglarda da gözlemledim, hiçbir faydası yok.

    Ramazan-ı Şerif'in her saniyesinin gerçekten çok büyük bir devlet ve nimet olduğu konusunda görüşünüze katıldığımı belirtmiştim. İnsanın ilk yazdığı yorumu tekrar yakalaması biraz güç oluyor.

    Kaleminize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Allah kabul etsin. Hayırlı Ramazanlar dilerim.

    YanıtlaSil
  2. hayırlı kandiller arkadaşım kandilin mübarek olsun

    YanıtlaSil