Gök kapılarını açan dualar, mizanı doldurup taşırtan dualar… Kiramen Katibin meleklerinin yüzünden sevinç emareleri belirtip şeytanı öfkelendirecek dualar. Cennet yamaçlarında pervaz ettirecek dualar… Bir de semaya yükselip sütreleri delecek, sonra da Allah’a ulaşacak sevgili dualar vardır…
“Subhani ve bihamdihi, subhani’l-azîm.” İşte yüce Rabb’e sevgili olan bu güzel dua ile O’na tazarru ve niyazda bulunmak ne güzel. Hani hep insanların arzularına göre hareket ederiz ya! Şu kıyafet beğeniliyorsa o giyilir ya; bu yemek seviliyorsa o pişirilir vs… Peki Allah’ın hoşuna giden ameller niye yapılmasın ki? Hele hele O’na sevgili olan dualarla yalvarmak, O’nu anmak, O’nu tesbih ve tenzih etmek, kim bilir Rabb’i ne kadar çok memnun edecek, sevindirecek belki de o kulu kendi katında en değerli misafir olarak kabul edecektir…
İbni Ömer’den (ra) şöyle rivayet edilmiştir: “Biz Resulullah (sas) ile beraber namaz kılarken o anda cemaatten biri,
“Allahu Ekber kebîra ve’l-hamdulillahi kesira ve subhani bukreten ve esîla (Allah’ı son derece tekbir ederim. Allah’a çokça hamd ederim ve sabah akşam Allahu Teala’yı tesbih ederim.)” dedi. Bunu duyan Resulullah (sas), “Şu sözleri söyleyen kimdi?” diye sordu. O kişi, “Bendim ya Resul.” diye cevap verince Efendimiz (sas), “Bu kelimelere şaşırdım. Çünkü gök kapıları bu kelimelere karşı açıldı.” buyurdu. İbn-u Ömer (ra) buyurdular ki: “Resulullah’tan (sas) bunu duyduğumdan beri bu kelimeleri terk etmedim.” (Tirmizi, hadis no: 3592)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder