13 Kasım 2009 Cuma

Gecenin karanlığına yüreğimi asıp sana yazıyorum.

Gecenin karanlığına yüreğimi asıp sana yazıyorum.Yüreğimi sana kanatlandırıp seni düşlüyorum kırık dökük hayallerimde...Uzakları aşındıran kelimelerimi satırlara serip seni soluyorum mürekkebimle.Yine yokluğun düşüyor hecelerime,yine yokluğun bir hançer gibi deliyor hücrelerimi.. Ne yapsam, ne etsem fayda etmiyor. Sensizlikte kanayan dudaklarımı nehirlerde yıkasam da silinir mi yokluğunun acılarını?... Zaman sanki hasretinde durmuş..Herşey hasrete prangalı…

Şakaklarımdan akıyor hasretinin alazları. Ayak uçlarıma düşen kangren geceyi kaldırıp yokluğunu yumrukluyorum sıvasız duvarlarda.Pervasızca yüzüme vuran yalnızlığın rüzgarları siliyor hasretinin kanla karışık terini…
Olmuyor…Sensiz olmuyor işte. Hasretinde sesi kısılmış bir rüzgar gibiyim...Yutkunuyorum acının kanlı gözyaşlarını…Yapamıyorum,ne yapsam uyutamıyorum sensizliğin suskun kelimelerini…Ne zaman saçlarımı okşasa rüzgar,ılık nefesin biliyorum. Ne zaman gecenin koynunu serinleten ılık bir meltem esse yüreğime doğru,senin kokun diye ciğerlerimde soluyorum meltemleri...

Bir gelsen,karanlığı ezen yıldızları sayacağım birer birer...Ne zaman seni düşünsem yıldızlar düşüyor saçlarıma;Bir gelsen, yollarıma bir kez uğrasan gülümseyecek umutsuzluğa boyanmış geleceğim...Yokluk zindanı aşıp bir gelsen vuslatı giydireceğim ayazlara...
Ah bir uğrasan şehrime…Bir gelsen bir dokunsan yüreğime, mevsim ne olursa olsun gelişin bahar olacak dudaklarımda..

Biliyorum imkansızlığın ötesinde seni yaşamak istiyorum.. Hayallerimle gezinsem bir an;kabullenip ama bir türlü ezemediğim gerçekler bir tokat gibi iniyor yüzüme... Yıkılıyorum olduğum yere.Tutunmak için bir dal bir el arıyorum… Düşüyorum...Acıyor yüreğim..Kaldırımları öpen dudaklarımı siliyorum beyaz gömleğimle.Boynu celladın kanlı ellerinde suskunluğa vurulmuş bir mahkum gibi arkama bakmadan şehrin karanlıklarına yürüyorum...Ve kayboluyorum göğü çalınmış kuşlar gibi köhne sokaklarında ardında…Vuslat kelimeleri çalınmış yetim çocuklar gibi ağlıyorum yağmur bulutların avuçlarında.Kimse gözyaşlarımı görmesin diye gecenin karanlığını örtüyorum üzerime...

Zaman akıyor gidiyor.Mevsimler değişiyor turnalar şehrimi terk ediyor...Ama bir ben kalıyorum yokluğunda...Her düş kırıntısından sonra kirli sakallarımla vuslata isyan bayraklarını açıyorum...Yüzümü yıkadığımda aynalarla yüzleşmekten korkuyorum...
Gün pencerelerime vurduğunda ilk işim, yokluğunda ıslanan gözbebeklerimi mandalla ipe asıp güneşte kurumasını bekliyorum.

Ne olursa olsun, hasret perdelerinden bir gün sevda türküleriyle uyanacağım vuslat sabahına...Sabırla, umutla vuslatı bekleyecegim....
Vakit, hasret zamanı...Bırakın aksın gözyaşlarım. Silemesem de ellerimle gözyaşlarımı, yüreğimde umutlarla kurumuştur gözbebeklerim...Ne olur dayan bu hasrete...Bir gün vuslatın bahar kokulu gecelerinde yıldızlarda gezineceğiz.

"Birazdan yokluğunu sereceğim,
Hasretinin duvarlarına...
Ve yüreğimi ateşleyeceğim,
Katransı yokluğuna...
Ve gözbebeklerimi ıslatıp,
Seni sayıklayacağım...
Gecenin koynunda...
Hasretini dudaklarımda öldürüp,
Güneşle boynuna sarılacağım...
Bahar kokulu sabahlarda..."
Kabul et Efendim...

SELAM VE DUA İLE...

Alıntı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder