17 Kasım 2009 Salı

Necip Fazıl Kısakürekten Bir Dua

Duayı kabul eden, dilekleri veren, vermeyi murad edince
el açtıran, ancak sevdiği kuluna dua ettiren, sevmediklerinin elini ve dilini
bağlayan ve kendisine yönelmekten alıkoyan ALLAHım!

Bizi
affet!

Biz, Sevgilinin nuruna lâyık olmaktan düştüğümüz için bu hale
geldik.

O'na lâyık olabilmek kimsenin haddi değil. Fakat lâyık
olunamayacağını bilmenin liyakati herkesin vazifesi. İşte bu son inceliğe
lâyık olamadığımız için bu hale geldik.

O nur öyle bir nur ki, lâyık
olmakta, topyekûn zaman ve mekâna, bu dünyaya ve ötekilere malik olmak var. Bu
liyakatten düşmekte de, her türlü mahrumluk ve mahkûmluk.

Her türlü
mahrum ve mahkûm olduk.

Necip Fazıl Kısakürekten Bir Dua

O Nur'un vecd ve aşkı
üzerimizdeyken, denizlere, yelkenleri ipekten ve çıpaları altundan kalyonlar
indirdik; karalara da, yolunu viraneye çevirmek yerine mamureye döndüren ordular
saldık. Padişahlara "Ayağa kalk, kanun huzurundasın" diye ihtar eden hâkimler
yetiştirdik. Müspet bilgiler, medenî aletler, keşifler ve buluşlar, hep o Nur'un
kendi fert ve cemiyet aynalarımızda tecellisinden. O Nur'u körleştirince de
Şark'ın son 5 asırlık macerası içinde bir zamanlar yaban domuzu hayatı süren
Garplının sürü hayvanı olduk.

Son yüz yıl içinde bizi bu halden kurtarmak
isteyen hiçbir davranış şifa getiremedi. Zira o Nur'a yeniden liyakat ve bu
liyakati yeni zaman ve mekâna tatbik etmek Şuurlaştırılmadı. Ters yollara
sapıldı. Bu ilerinin ilerisi şuurun sahiplerine "mürteci" dediler; ve onları,
asıl din gözünde suçlu, O Nur'a liyakati sıfıra indirici, vecd ve aşk mahrumu,
din ve hikmet cahili kara yobazdan ayıramadılar.

Onları, bize böyle
muamele ettikleri için değil, bizi, bu muamelenin altından kalkamadığımız için
affet!

Bizi, boynumuza geçirdikleri asırlık idam ipini kravat diye
taktığımız için affet! Tek kelimeyle, "Müslüman" yaftası altında müslüman
olamadığımız için affet!

Ve bize; kendi öz yurdumuzda asırlardır lütfen
iskâna tâbi muhacirlere benzeyen gerçek müslümanlara, O Nur'a liyakatin en ileri
derecesini bahşet; ve ebediyet bestesinden şarkımızı ateşten ahenk
helezonlariyle gönüllere nakşet!

Duamıza öyle bir tesir ver ki,
kezzabın mermeri yediği gibi nefsimizin bütün oyuncak mabutlarını yakıp
erittiğini, senin mücerret ve münezzeh birliğin etrafında hiçbir inanış pürüzü
bırakmadığını görelim; ve sun'î teneffüsle açılan bir baygın şeklinde bu
milletin yavaş yavaş doğrulduğuna şahit olalım!

ALLAH (c.c.) ım! Bizi hem
af, hem adam et!

Necip Fazıl Kısakürek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder